Ketojenik Diyet ilk kez 1920’li yıllarda epilepsi tedavisinde kullanılmış ancak sonrasında hastalığa yönelik ilaçların keşfiyle uzun yıllar unutulmuş ve kullanılmamış bir beslenme modelidir. 90’lı yıllarda kanser tedavisindeki başarısıyla yeniden gündeme gelmeye başlayan ketojenik diyet, günümüzde az zamanda zayıflamadaki etkinliği sayesinde popülerliğini arttırmıştır.
Standart bir beslenmede vücudumuz karbonhidratları glikoza çevirir ve vücudun beyin dahil her yerinde glikozları enerji kaynağı olarak kullandırır. Diyette karbonhidratları uygun miktarda sınırladığımızda, vücudumuz enerji gereksinimini karşılamak üzere karaciğerimizi devreye sokar, yağları, yağ asitlerine ve ketonlara ayrıştırır ve bunları enerji kaynağı olarak kullanmaya başlar. Bu da vücudumuzda ketozisi başlatır.
En basit anlatımıyla ketojenik diyet, vücudun ketozis adı verilen sürece sokulduğu ve bunun neticesinde vücutta enerji kaynağı olarak karbonhidratlar yerine yağları kullanıldığı bir beslenme şeklidir. Bunun sağlanabilmesi için de diyette yüksek miktarda yağ, yeterli miktarda protein ve çok düşük miktarda karbonhidrat tüketimi esastır.
KETOJENİK DİYETİN YARARLARI NELERDİR?
Harvard Tıp Fakültesi otoriteleri ketojenik tip bir beslenme ile sağlıklı bir yaşamın temelinin atılamayacağını söylüyor. Bu diyetin iddia edildiği gibi beyin kanseri, Parkinson ve Alzheimer gibi bilişsel hastalıklardan koruduğu, multiple skleroza ve otizme çare olduğu hatta uyku bozukluklarına iyi geldiği konusunda insan çalışmaları ile desteklenmiş net bilgiler bulunmamaktadır. Ketojenik diyet, zayıflama amacıyla son yıllarda popüler olmuş olsa da aslında 100 yıldır klinik bir hastalık olan epilepsi tedavisinde alternatif tedavi olarak uygulanabileceği bilim otoriteleri tarafından onaylanmıştır. Onay şartı; yakın kan şekeri takibi yapılarak doktor ve diyetisyen kontrolünde uygulanmasıdır.
KETOJENİK DİYETİN ZARARLARI NELERDİR?
ÖRNEK BİR KETOJENİK DİYET LİSTESİ